17 Aralık 2010 Cuma

how?

ilk kar...

ve al green çalıyor...

sınıfımda yalnızım...lapa lapa yagan kar henüz çatalca taraflarında.

ben beyazıta sıkısmıs yine cihangire cıkacak bir moddayım.

Kasımı devirdim Aralıkta bi şekilde geçiyor ve geçmek zorunda.

how can you mend a broken heart? nasıl düzeltebilirsin ki...

neyse.
aglamak sızlamak bu saatten sonra çocuk oyuncagı...

kırsal alana düşmüş bir kentlinin duyguları gibi.nasıl ezerim bilirsin.

olmayan aşklara sonu gelmeyen sekslere inad. hala kimsem yok ve olmasını istemiyorum.

dogru insan ne demek? bunun anlamını bulana kadar buradayım.

sevgiyle!

2 Aralık 2010 Perşembe


kışa inad hala renklerini koruyorlar...
en güzel şekilde de kışa dahil oluyorlar...
sert hava şartları,süsler,püsler etkilemiyor onları!

onlar mı kim?

Çam Ağaçları :)

Noel için binlercesi zaten kesiliyor,budanıyor ama onlar hala yemyeşil kalıyor :)

dedim ya;cinsiyetleride yok! hepsi süslü püslü :)

Yeni yılın yeni ve ilk sevincini taç olarak zirvelerine saklıyor ve ilk kara ev sahipliği yapıyorlar!

Herkesi mutlu eden olmaları adına :)

------------
wikipedi!

Yaprak dökmeyen ağaçları ve çelenkleri ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Yahudilerin ortak bir geleneği idi. Avrupalı putperestler arasında yaygın olan ağaca tapınma, Hristiyanlığı benimsemelerinden sonra, İskandinavyalıların şeytanı korkutup kaçırmak ve Noel zamanında kuşlar için bir ağaç hazırlamak üzere ev ve ambarlarını noelde ağaçlarla donatma geleneği biçiminde sürdü. Almanya'da da kış ortasına rastlayan tatillerde evin girişine ya da içine bir Yule (ing. Yule-tide) ağacı konuyordu.

Günümüzdeki Noel ağacının Almanya'nın batısından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ortaçağda Adem ve Havva'yı canlandıran bir oyunun ana dekoru, cennet bahçesini temsil eden ve üzerinde elmaların bulunduğu bir çam ağacıydı. Adem ve Havva yortusunda (24 Aralık) Almanlar evlerine böyle bir cennet ağacı dikerler, üzerine Komünyon'daki kutsanmış ekmeği simgeleyen ince, hamursuz ekmek parçaları asarlardı; bunların yerini daha sonra değişik biçimlerdeki çörekler aldı. Ayrıca bazı yerlerde İsa'yı simgeleyen mumlar eklendi. Noel mevsiminde ağaçla aynı odada Noel piramidi de bulunurdu. 16. yüzyılda Noel piramidi ve cennet ağacı birleşerek Noel ağacını oluşturdu.

İngiltere'ye 19. yüzyıl başlarında ulaşan Noel ağacı, Kraliçe Victoria'nın eşi Alman Prens Albert'in desteği ile bu yüzyılın ortalarında yaygınlaştı. O dönemde Noel ağaçları, dallarına kurdela ve kâğıt zincirlerle asılmış mum, şekerleme ve keklerle süsleniyordu. Göçmen Almanların Kuzey Amerika'ya 17. yüzyılda götürdükleri Noel ağacı, 19. yüzyılda moda oldu. Gelenek Avusturya, İsviçre, Polonya ve Hollanda'da da yaygındı. Japonya ve Çin'e 19. ve 20. yüzyılda Amerikalı misyonerlerin tanıttığı Noel ağaçları ince işlenmiş kâğıt süslerle donatılmaya başlandı.

29 Kasım 2010 Pazartesi

sanki ben...

Share

Biraz önce gözlerimden yaşların akısını izledim aynada...

En son Kadıköyde rıhtımda akmıştı oysa gözyaşlarım...Senden son kez gittigimi bilmeden cıkmıstım sanki yola...

Gözlerime bakısındaki sogukluk kah öldürdü kah suçlu hissettirdi...

Belki de senden sonra o gözlere öyle bakan olmadı...

Kalbim yeni bir ergenin penisi gibi sürekli erekte!
Ruhum ölümü bekleyen darülacaze bahçesi...
Beynim,sanki bir hastanın,sinir hastasının beyni kadar hassas ve agrılı...

yollar uzun ve yürüyüş için sadece sanki...

sanki ben,

yoo,bunu söylemeye gururum bile elvermez!

10 Kasım 2010 Çarşamba

Share

Sınavların bitiş rehavetiyle kendimi kızgın kumlardan serin sulara atmış gibi hissediyorum :)

birçogunun da yogun tempoma karsı iyi geçmiş olması baldan tatlı,lokumdan seker bir tat veriyor bana...

yeni konularla,temiz bir kafayla dönecegim :)

23 Ekim 2010 Cumartesi

bu,şu,ben!


Share

inadına yenilip kalmasın aklın...

bugünlerde o kadar günahsızım ki bir sevgilimin olmamasını bile buna vurmaya başladım...
ilginç şeyler yaşıyorum en başta...

peşimden koşan aptal saptal beyinlerden bahsetmeden kendi istediklerime geçmek bana farz bu arada...

sırf inad ettigim için bi sevgili arayışına girmeyecegim.Hayatım böyle gayet yolunda giderken üstelik...

evet!kötü degil sevmek,sevişmek aksine çok güzel ama... bu sevmeler gecelik sevişmeler olunca istenilmiyor abi!

uzun zamandır davetlere ara vermiştim.
Ne home partyler nede farklı versiyonları bu ara hayatımda yok...
En son katıldıgım ve az kalsın herşeye katılmak zorunda kalacagım olan o parti bile hayatımda 'hayır' dediklerim arasında kalacak artık,sanırım (partinin devamını bilmiyorum erkenden kaçtım)

neyse...
Bu ara yine ciddi kararlar almaktayım followerlar.

evimide tadilata sokmak üzereyim...Bankadaki paramı hala çekebilmiş degilim...Sorun cıkması an meselesi...

neyse ki hala gülüyorum ama...Klasik müziklerde ereksiyon yaşayıp,konçertolarla sevişiyorum...
ama güzel bir rehavet oluyor bu bana...

neyse ki sevgili eksikligi...

ama geçer o da bir gün.... artık bana amelie dava açacak diye korkmuyor da degilim...her soundtrack albümünü actıgımda gözyaşlarına boguluyorum

ulan o kadar sert bişeyde yok ortada ne oluyor?
sevgili eksikliginin sanırım duygusal patlaması...

cinselliğe girmeden sözlerimi noktalıyorum...

ama su var...
Lanet olsun su inadıma...koç mu keçi mi bilmiyorum ama iiyiki var lan!


bu ülkede zor ama Barış'la kalın...

17 Ekim 2010 Pazar

rest!

Share


Şu günlerde hastanedeyim.
İyileşir iyileşmeş geliyorum...

12 Ekim 2010 Salı

ver!


Share

İnsan doğar,yaşar büyür ve ölür...
kimi sebepler gerçekten tanrıdan gelmiyor gibi görünür...kimileride tanrı tarafından gelmese bile ölümdür.
ama işin özünde insan öldü o aldı canı deriz...

hayatta öyle işte bak.
evren size ne verirse geri alıyor.

ben neden verdiklerimi geri alamıyorum insanlardan.
canımın ta içine kadar giren insannlar oldu hayatımda...
hepsine sevgimi emegimi verdim ben!
peki ya nerdeler?
merak!!!

merak degil efenim... insanların ne kadar göt olusuyla alakalı bu...

madem evren veriyor sende ver bana hayatımın en güzel günlerini geri...
senle hissettim sensiz yasadım...
söyle yüzün varsa sende geri verebiliyorsan geri ver sensiz geçen ama senle dolan tüm zamanlarımı...

Tanrım?Evren? nerdesiniz ?

27 Eylül 2010 Pazartesi

yaktığın...

Share

kimseyi gönlüme saramayacak kadar yorgunum su aralar...yatagımda carsaf olan milyonlarca spermden bıkmadan sadece yatacak kalkacak aramak ilginç bir aktivite!

neden bende yapmayayım ki? ne farkım var?
neden yapmıyorum sahi?
ne geregi var...
bu aralar soruları sadece kendime sormakla yetiniyorum.
sebebini bilmeiyorum nedendir hiç bilmiyorum...

kimseye diyemedigim aptal bir derdin kurbanı gibi hissediyorum kendimi...
bu derdin adına da kimileri ask kimileri azap diyor..

yazdıklarım silindigi için midir nedir bir ruhsuzluk çöktü suanda,onun adını bile yazmıstım oysa sanırım söylemek için hala 5 senenin üzerine boş...

hiç durmadan yorulmadan seni bekleyecegim...
evime birkaç saç telin elbet düşecek bendekiler ağardaman...

18 Eylül 2010 Cumartesi

Share
yaktığın sönmedi hala...
kimseyi sevemiyorum...

diyorum günlerdir.
Nasıl bi aşktın sen,senelerce içimde hapsoldun!

Nasıl bir asksın ki sen dokundugum herkese tenini arıyorum,sana ulasamamıs olsam bile...

Arasıra arıyorum,halini,hatrını soruyorum...

Görmeyeli de zayıflamıssın be sevgili diyorum içten içe...

iş güç derken muhakkak oluyor,yoruyor hayat...
ama seni her günüme sıgdıracak kadar sevmişim be sevgili...

sana neden sevgili dediğimi bile bilmiyorum,dokunamadık bile birbirimize diyorum ya...

o dalde sevgilim,ben bu askı ikimiz için yarattım kendimde...
o halde sevgili
Sen olmasan da yaşatırım bu aşkı!

dağları deldim!

12 Eylül 2010 Pazar

Share

Kime ne ?
hayatımda olan bitenlerin sorumluları!
size ne?

hayatımızın kahramanları yaşananlardan sizene?
bir senaryodur sürüp gidiyor...
Oynanan oyunların,yaşanan hayatların tümü akıp gidiyor...
Hemde toprağa..
Kimi zaman figüranları kimi zaman jönleri ağırlıyor ruhun,farkında mısın?
Evet!
Neyin farkına varamadın onun farkında mısın?
Ne?
olay gayet acık...
bırak bu senin senaryon...Sen yönetiyorsun bu filmi...
kah layığıyla kah değil...
Farkettiğin anda figüranların itaatsizliğini basacaksın mühürü!

unutma...
hayat evet-hayır oyunundan öte
ölüm-kalıma dönüyor...

de siktir git ibne!
de sana merhaba demeye yoksun fahişe!

10 Eylül 2010 Cuma

misteyk!


Her adımda anlıyorum ki,beni bana bağlayan yollar akıp gidiyor.
kendimi her alanda,her anlamda cok sevmem sanırım bunla iştirak ediyor...Çok düşündüm kimi zaman kimişeyleri...Belki ölüm belki de aşk istedim kendim için.
Sonunda karar verdim ve dedim ki;evet belki bende hata yaptım,Dur tanrım bu hataları silmeden alma canımı...

Şimdi Tanrım canımı adetiyle yerinden söküp alabilir!
Hatalarını temizlemiş-kimini silerek kiminden özür dileyerek- tamamen temiz bir beden,ruh!

Buraya kadarmış ruhum,burada kalmış bedenim...Ötesi yok düşüncelerimin üstelik...

Belki hata yaptım dedim ya,düşündüm de dedim...Düşündüm de gerçekten hem erkeğin orospusundan hemde kadının orospusundan bana dost olmuyor.
Ama onlar bir güzel bu dünyayı nefisleriyle yaşıyor.
Biliyor musunuz followerlar küfür bile etmedi bu ruh arkalarından...
Tek dediği çıkarsın allah onlardan oldu...

Ya ölüm ya aşk dedik bir de...
Dibine kadar aşkı yaşadıktan sonra ölmek tek arzum...
Her adımda bunu tekrar anlıyorum.
Nerdeysen çık,gel...Ölümsen de Ömrümsende...

8 Eylül 2010 Çarşamba

ne bayramı be

bayram gelmiş şimdi neyime...
herkesten uzakta bayram mı kutlanırmış...
Ailecek yaptıgın bir bayram kahvaltısından daha güzel ne olabilir...Yada ailecek gittigin ziyaretlerden daha güzeli?
biraz ataerkil düşünüyorum sanırım bu konuyu.
Hepberaber hepberaber...
ama her zaman öyle olmuyo.Ailenin tadı bi başka oluyor içinde...
Bayramlardan sogumamak için çocuklara para,şeker veriyorum.
bakarsın biraz da olsun içimdeki bayrama çiçek açar diye.

Bana bayramda ailemi getiremeyeceksin Tanrı!bunu biliyorum...Bari acımı hafifltecekmiş gibi davran...Bi süpriz,yeni bi insan belki de bir ask...

Bayramı ne de güzel kullanıyorum ama :D

sevgiler.
Ailenizle birlikte iyi bayramlar!

29 Ağustos 2010 Pazar

adem olan...


kimi zaman sadece birşeylerden sıyrılmaktır aşk...
yada öyle sanarsın aşkı.
tutunmak istersin bir dala.
bakarsın harbiden ya Dal ya Kuru içi.
hani yaprak dökümlerindeki şıkırtı gibidir.

girersin yatağa sonuna kadar sevişir de sevişirsin...Bitene kadar içinden gelen herşey.

ya sonra?
ararsın aramazsın ama ask yaparsın...Yattıgın her orospuya asık olmak gibi birşeydir bunu adı...
fahişe yürek derler arkandan...yada sıpsevdi.
yada bunları yapmazsın.
üzülürsün kadınlarına,adamlarına...

iş adem olmaktır önce...kendini bilmek ne olursan ol gel demişler ya,o degil işte...
adamsan,insansan,yürekliysen geldir aslında o!

neyse fazla söze ne hacet...

adem olan muhakkak anlar!

26 Ağustos 2010 Perşembe

Kutuyla Gelen Aşk...




Share

Merhaba sevgili (sayısı az olsa da) followerlar.

İş değişikliğiyle tanıstığım insanları,objeleri,durumları genelde seviyorum...

Şuan farklı birşey yaşıyorum,çünkü İşimi çok seviyorum...

Neyse...Haftalardır instyle home,aktüel,home gibi dergilerde iyi ciro sahibi gazetelerin cumartesi-pazar eklerinde yayınlanmaktan yorulmayan markamızı biraz da ben yayınlamak için girişimlerdeyim!

Facebook,Twitter,FF gibi sosyal ağlarda sürekli online olma durumunu tercih etmesemde,seviyorum!

www.herseyasktan.com



burada çılgın ürünler var...Aşk var bir kere...Aşkın nerden geldiği değil neleri kapsadığını TAtlı bir yolla öğrenmek var.

İstanbul'un kilit noktalarında bulunan dükkanlardan birinde sansınızı deneyin!


Bebek,Levent ve Beyoğlu...

Daha ne olsun :)





24 Ağustos 2010 Salı

slmt

olmamıs demek ki.
kimi zaman konsantreye katılan su fazla gelmiş gibi olmuş.
ne demek istediğimi anlamadığıma yemin edebilirim ama öyle olmus.

mühim degil...
herşey bizden bizim için...

bitenler,başlayanlar,gidenler ve kalanlar...

selametle!

12 Ağustos 2010 Perşembe

gonna!

gitmenin hüznü yine gözlerimde.
doluyor sebepsiz yere gözlerim ama hayır bakalım.
aklıma gelen sarkı nadirdir ki-ferda anıl yarkın-üzülme.Seni ağlarken görmek zordur gönlüme falan da filan...

boş sözlere takılıyor nedense kalbim bugün...
yine erken başladım güne biraz 6 gibi saat.sırtımda 80lt.bi çanta ve büyük ihtimalle yine thy ye extra bagaj parası vereceğim bir an!

neyse ki mutluyum...
neyse ki seviyorum!

8 Ağustos 2010 Pazar

Tarkan

























sıcak bir pazardan merhaba...
akşama kadar pineklediğim ofis sandalyesinde yaptığım ender şeylerden birisi
Tarkan'ın albümüne vakit ayırmak oldu.
İlginç.Bu adam gerçekten şarkı söylüyor.

albümün içine ilk girdiğimde çıkış parçası olan Sevdanın Son Vuruşu'yla karşılaştım.
Getirdi,götürdü ileri,geri.Ama hoşuma gitti.Çiçekle ,böcekle işi götürmüş dedim yine!

ardından Kayıp,Cidden kaybettiriyor insana.Canciğer kuzu sarması bana hitap etmese de şehvetli sözleri yok değil herifin.

Gırtlağını ve TSM temelini çok iyi kullanıyor bu adam.Adeta fanpop yapıoyor. O da ne mi? (fantezi-pop mixi bişey ben uydurdum)

Acımayacak derken nerelere çekilir bu şarkı bilemedim.Arkadas muhakkak ki acıtmıyordur canını ;P

anlayana sivrisinek saz,analamayana davul zurna az...
öpüyorum gözlerinizden!

6 Ağustos 2010 Cuma


uykucuklar...

yorgunluk anında bastırırlar insana...
belkide göğsünde hissettirir sevgilinin,uykucukları.

"Hadi kalk bitanem uyuyalım,uykucuklar geldi" der gibi.

Özlemek gibi bu teninin kokusunu düşlemek gibi birşey..
Söylediklerinin aklına gelmesi,iş çıkışını beklemek gibi.Neyse!

Ağır bir roman gibi geçmiş...ama geleceği düşlenen günler gibi!

Özledim!
Sanırım tek kelime yetiyor...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

addta!

selammmmm :)

gün içinde o kadar bunaldım ki...
sanırım ayrılığın yükleri bunlar..

ayrılık mı?
ne ayrılığı? İstabuldan,sevgilimden ayrılıgın adı taze...

sevgilimden ayrılık mı?

istanbuldan ayrılmanın doğal hali...yani mesafe ayrılıgı sadece..
tenlerin bi süre bulusamaması,ellerin dokunamaması aksam Moda sahilinde dondurmalara,yürüyüşlere ara verdiğimiz minicik bir ayrılık...

olsun...özlemle dolacak sanki :)

onun dısında köpek kılığına girmiş kimi insanlar ve onların sorunları bla bla blalala...

zor iş azizim su hayat dedikleri meslek.

hayırlara vesile olsun herşey. ;)

29 Temmuz 2010 Perşembe

reborn!

Share


heyyaa!
bu bir sevinç çığlıgı...yada sanırım ben öyle hissediyorum heyyaaa!
istanbuldayım!
evime gidiyorum...
ne kadar neyle karşılasacagımı bilmesemde evimin yolundayım...
üzgünüm!sevgimle döşediğim evimde minik bir kaza olmus,ıslanmış evim.
olsun hersey kuru değil ki :P (bardagın dolu yanı )

neyse bloggerlar.
özel hayat her zamanki gibi özel kalmalı diye düüşünüyorum.

ama yanıma koşa koşa gelsen geceleri bölsen elini tuta tuta ölsem ne güzel olur değil mi ?

18 Temmuz 2010 Pazar

ılovephillipmorris

tavsiye üzerine izlenmiş ender güzel filmlerden biriydi...
jim carey...ne beklersin dedim. McGregor için aynı sey söylenmesede...
texas güzel yer...ve s.w.a.t la biten bir hikaye...
insan sevdiği adam için neyi ne kadar yapmalıdır?
önemli olan bence bunu bilmek,bulmak,anlamak... :)

iyi pazarlar diliyorum benden size...
he bu arada

ı love you too :)

12 Temmuz 2010 Pazartesi

aşkın yaşı yok


bitmesine üzüldüğüm bir film daha...

Aşkın yaşı yok.



belki gerçekten sıradan gerçekten spontane gelişen olaylar içinde izliyorsunuz ama modern bir çizgide olması olayların filmi başarılı kılıyor.

filmin bir kısmı istanbulda-ortaköy ve eminönünde geçiyor...
birkaç tane türk oyuncunun oynadığı 2009 abd yapımlı bir film.
oyuncular tahmin edeceginiz gibi bir güzel ve bir yakısıklıdan olusuyor.

catherine zeta-jones,justin bartha

iyi seyirler diyorum bu filmi yeni keşfeden biri olarak...

sevgiler

10 Temmuz 2010 Cumartesi

üzüm :)

aşk günaydın...
bugün sana yazmak istedim en derinden.
hani herkesin hikayesi var,
yananları,sönenleri var.
ama seni gördüğüm o günden beri adına aşk diye bağlandım.

kimseyi görmüyor gözüm aşk!
asla da vazgeçmeyi düşünemem senden.
ayrı rüzgara vuruyoruz senle...
seni hissediyorum hatta her meltem estiğinde.
neyse sözüm o ki;anımı,kavusacagımız anımızı sabırsızlıkla bekliyorum.

iyi günler diliyorum sana,senin fotoğraflarına bakarak.
düşündümde çok özlemişim yine seni.

sıhhatle!

8 Temmuz 2010 Perşembe

YaN!

seni düşünürüm...gecemi aydınlatan,gözlerini birde.
sat beni zindan gecelere daha cok aydınlanayım
yarım kalmış çığlıklar,aşkın!
beni yağmalar!


saklamıyorum sevgimi sana,bitmesin...
bitmesini kimse istemesin.
hata belki de yanlış anlama ama hiçbiri senden değerli değil
inan!
dokun,tekrar hisset beni.
hissettigin yerde kalsın ateşin...
başkası dokunursa ki zaten kalbim buna izin vermez...
bırak kalsın yansın orda eller...
aşk!
sen bir tanesin...

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Sansürsüz İnternet!

Share









DEstek için bannerlere tıklayınız...

sevgiler!

amanda aman!

Share

bazen bir şarkıdan birden çok anlam çıkartırız :D
yada sözleri yanlış anlamalar falan olur :D
ya allah tövbe ya tövbe :D
neler neler çıkıyor bu anlamlardan artık kendimden utanıyorum.
son yanlış anladıgım şarkı mı?

koparılan çiçekler-sertab erener!

ben yazdım kadere hüznü perişanım
sonu gelmez yinede bitemez ümitler,
ama yoksa şah cemin eski şanı :D:D:D
sebebi koparılan çiçekler!

utanç kaynağı olmak bunu yüzüme vurmak :D tanrım ne denli bir egodur bu ki buna rağmen hala özeleştirimi yapabiliyorum :D

sevmek,sevilmek böyle birşey olsa gerek :)

beş çayı...

hani ziynet sali diyor ya...
olur da yolun düşerse,
bir kahveye uğra derim
yada beş çayına...
bir yudum sohbete beklerim...

deli gibi tekrarlayabilirim bu mısraları...
sesim sanki ziynet sali gibi.
deliriyor her duydugumda kalbim.
özlediğim,özlediklerim aklıma geliyor.

ardından tuğba özerk,
hadi kal gel,bul bi bahane birazcık,
heves biraz cesaret...
ilk günki gibi duruyor hala...
kalbin ömürlük bende emanet!


şarkıların birbirini karşılaması böyle oluyor sanırsam...
mütemadiyen hitlerim arasında olacaklar...

bu arada
günaydın :)

6 Temmuz 2010 Salı


no volvere...
taptığım desem?


Gipsy Kings – No Volvere

Amor mio
amor mio por favor
tu no te vas
Yo cuentare a las horas
que la ya veo
Amor mio
amor mio por favor
tu no te vas
Yo cuentare a las horas
que la ya veo

Vuelve
no volvere no volvere no volvere
No quiere recordar no quiere recordar

Vuelve
no volvere no volvere no volvere
No quiere recordar no quiere recordar


dinleyin derim :)

çektiğim bir kare de benden size...no volvere adına ithafen...

yeni modaymış bunlar!

Share

kundura,bermuda,kahverengi çorap,gömlek!

bu yazın krocan modası...
nası içim kıyıldı anlatamam...
istiklanin ortasında ne idüğü belirsiz sade bir vatandaş...
abicim giyme!bilmiyorsan,yakıstıramıyorsan giyme diyemiyorsun ki...
çünkü görüyorsun elinden tutan bir kadın var yanında...
demekki beğeniyor hatun kişilik...
adamı tasvir etmeliyim ki kadın ne kadar muhtaç onu anlayın...

ayakta kundura içine giyilmiş uzun kahverengi çorap hani bermuda da var ya bermudada açık kalan bilek ısmını çorap kapatıyor...kırmızıyı severim ama kırmızı gömlegi nasıl giydin abi ya?
hatun kişilik el at su adamın stayline :D

(ezmek,yermek için yazılmadı...ibret olsun diyedir...)

sevgiliye...

Share

seni seviyorum...
her gece rüyamda beni öpen,kimbilir belkide gerçekten beni hisseden seni...
dayanamıyorum bazen bu uzaklık ağır geliyor ama bazende sonunu düşündükçe mutlu oluyorum....

belki ilk değilsin belkide son olmayacaksın ama bugüne kadar yasadıklarımın içinde 'en'sin sevgili...

şimdilik sadece rüyalarda bulusmak üzere...
iyi uykular sevgili...

18 Haziran 2010 Cuma

hamburger...

Share


seviyorum istiyorum seni!

hele birde neli olsun diyen gerizekalı yagruta inad!
gecenin bu saatinde az sonra elimde olacaksın...
aç ve kokusmus midem hayalini kuruyor...
canım hamburgerim!
ladynin salyaları nasıl akacak birazdan...ohh...mmm vermeyi düşünmüyorum ama...

acıktım!
sesimi duyan bir mal vardı o da gecikti!
sonra bana neden maldiyosun deme mal!

hamburger bişiyli olmaz!
hamburger hamburgerdir!

6 Haziran 2010 Pazar

dön bebegim vol.2 ! dolma kafa!


Share


İnsan yeterki ayrılmasın sevgilisinden!
Ya da (eski) 'manitasından'
şey,böyle herkes 'ay yazık' modunda yüzüne bakarken!Ay ezik falan...
^Dön Bebeğim^ çalınıyor arkasından sanki ekşi sözlükte reklamı arkadan kaldırmak için öne çıkarılmak eziiiikkk hissettirilmek için.
Anammmm!!!

oneyse,ben giden kaybeder sözünü pek irdelemem genelde ,sonuçta bi karar verirsin uygularsın.Dogrusuyla yanlısıyla sen sorumlusundur artık kararından.Sonuçta senin kararındır yaşamdan kopardıgın irdekler.(irdek:irdelenen şey)
O yüzden üzülme takılma derim hep!anlatmaya çalışıyorum onun kararıydı o böyle mutlu falan diyorum ama bana mısın demiyor!Neyse zaten dinlemesin isteyen de yok!karga tulumba çıkan sesimi kimseye duyurmaya niyetli değilim su günlerde.

hatta veda modunda bitirmeliyim!belki ölürüm :)
Tek niyet,tek istek tatildir evvela!

3 Haziran 2010 Perşembe

seni bu gece görebilecek miyim?

Share

seni bu gece görebilecek miyim?
rüyalarımda...
belkide yatağımda!
aşk! nerde göreceğimi bile kestiremiyorum seni...

genelde koynumu tercih etmeden gel geleceksen diyorum,
başka kapılar daha cazip geliyor anlaşılan.
tutkular bassada yüregini bende aradıgını belki de bulamıyorsun...

herkes sting ten aynı tadı almaz...
ama adam NY deyince bile aklım gidiyor dalıyor uzaklara...

işte öyle birşey ! deyince aklına ilk gelenin kim,ne oldugu gibi...

uzaklarda değilsin hissetmek gibi...

öpüyorum yanaklarından...
şehvetsiz,saf,sevgiyle!

dön bebegim

Share

aman sizde hemen ne sandınız...
Dön bebegim butonundan bahsediyorum :)
malum ekşide heryerde sık sık karsınıza cıkar reklamlardan kurtulmak için ana görünüme geçişte...
aklıma ironik olacagı düşüncesi geldi de!
güzel bir sabaha uyandım.
köpeğim her zamanki gibi üzerime atladı falan filan.
hava kötü,bogazımsa hala aynı...
üşütmekle iyilik arasında bi durumdayım.allahtan corn flakes var yoksa ne süt ne de reçel mideme düşüyor.
iştahım mı yok ne ?

birden apar topar herkesin çıkıp gitmesi zor oldu sanırım.Hani seni hiç saymıyorum bile...

güzel bir işe gitmek için hazırlık yapmalıyım.

hadi kalk gel!bul bi bahane ,,birazcık heves biraz cesaret...
ilk günkü gibi duruyor hala..
kalbin ömürlük ...

bu sarkı dilimde ve hoparlörümde...

mutlu kalın!

1 Haziran 2010 Salı

azına sıçim!

Share

söylenecek kelimelerin bitmesi durumunda Sezen ve şarkıları gelir aklıma...
suanda o moddayım.
unutulma emi...

o zaman bir şarkı benden size...
Eller Günahkar...

28 Mayıs 2010 Cuma

kaya balığı...

Share

içim acıyor...
sebebini bilmeden,hissetmeden acı çekiyorum.
geceler hep mi çaresiz yapar?
hep mi düşündürür olanı,biteni...
hep mi hatalıdır seven?
sevdigini söyleyen...
---
kendime bakıyorum...
katlanmaya çalışıyorum duruma.
kutsal bir amaç için uğrasıyor gibi görünüyorum ama başıboş kalıyorum sığındıgım o kayanın dibinde
kendimi kaybediyorum o kayaya saklanırken.
sanki benden sanki ondan başkasını görmüyorum.
ama biliyorum o kaya beni saklayabilir,yüceltebilir...
ama kayada bir sorun var.
bende olan bişeyi istemiyor gibi...Sevmiyor birşeyi yada kendini bende bilmiyor...
taş ya onun kalbi söylemiyorda...


işte taştan kalple kaya balığının öyküsü...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

akrep,yelkovan...

Share


camı kırıp almak istiyorum akrebi,yada kırmak istiyorum yelkovanı...
sonra onları kıskanıyorum...

her 15 dakikada 1 dakika buluşuyorlar...
sonra düşünüyorum...
onlar sayesinde dönen bir düzen var...
kimi zaman yelkovan kimi zaman akrep kaçıyor.ama hep birbirlerini kovalıyorlar.
herkes onları,onların aşkını biliyor.
herkes onlara bakıyor gün içinde defalarca...
yine düşünüyorum!
bu kadar izlenmek her saniye izlenmek bana uyar mı diye?
yada o kadar çok kovalamanın sonu nereye varır diye!
Sanki Lady konuşuyor (köpeğim) pil bitene kadar!

sonra aklıma gelen sadist düşünceden kurtulmaya çalışıyorum.
Ben kadranı kırıp akrebi alırsam yelkovan ne yapar?
yada yelkovanı alsam akrep neye yarar!

aşkla yoğurulmuş düşüncelerimden kurtulup bende bu sefer saatime bakıyorum ve acı çekiyorum...

bu kadar saat yine sensiz ne yaparım ben?

ladybug!





küçükken söylenen yalanlar...
uç uç böceğim
annen sana defter kalem alacak...
peki koca da bulacak mı ?
şaka bir yana annemin bana almasını istediğim tek şey
(şu günlerde)
bi zaman makinesi...
çok ütopik biliyorum ama eskilere dönmemi sağlayacak tek oyuncağım o...

sizi seviyorum dünyalılar!

23 Mayıs 2010 Pazar

hikaye...

biyerlerde duran aşık olmaya çalışan ama özünde mutluluk arayanlara;
Deniz,henüz 20 li yaşların başında bir öğrenci...İlginç bir bölümde ilginç bir hayat yaşamakta.Kime göre neye göre ilginç bilmeden kendini insanlardan soyutlamakta...
Ege ise 20 li yaşları yeni bitirmiş,işini eline almış telaş içinde yaşayan,hayattan tek beklentisi artık mutluluk olan bir yırtık adam.
(kelimeler ve cümle bozuklukları ruh halimden dolayı ekstra berbat durumda)
Ayrılıktan,ayrılıklardan boynu bükülen iki tane genç...Bir proje sayesinde tanışmışlar
ve birbirlerini anlamaya fırsat bulamadan ilişki denen cemberin içine atmıslar kendilerini...
Deniz bu çemberde olmaktan mutlu...Çünkü o mutlulugun egede oldugunu düşünmeye baslamıs bile,ege ise senelerin verdigi rahat tavırlarda geziniyor...
aralarındaki aşk yada aşk mıdır nedir bilinmez;sexten öteye geçmiş durumda.Aralarındaki bağlılık ise tamamen birbirlerine duydukları saygıdan ibaret.
Ne sevgililer ne hiçbirşeyler (Tanrım bugünlerde ne çok rastlıyorum bu cümleye),ne olduklarını anlamak için beraber birşeyler yapma telaşındalar.
ama yogun insanlar...belki de yogun hayatlar...
belki de işte ikiside bu yogunluktan ve aldıkları sorumluluklarından bu güzel şeyin bitecegi korkusundalar...
En azından Deniz ileri giderim,severim sürdürürüm dese bile aklına hep gelen korkunç fikir 'O' gitmezse oluyor...;O sıkılırsa O sevmezse...
Onun için bişeyler yapma savasına gidiyor...
Ama o herseyi seviyor,hiçbirseyi sevmiyor... Ne oldugunu anlamadan Deniz Egeyi tanımaya devam ediyor...
Ege bu sırada ona baglılıgından ya da herhangi birşeyden bahsetmiyor.Ama Ege seviyor ve Denizi istiyor.
Ege hayalini kurdugu bunca yıllık aşkların acısını kimden? neyden?nası? cıkaracagını biliyor.
Ve ege korkuyor ya Denizde bırakıp giderse...
ben onu seversem ama o da giderse!!!
yaşanmadan bilinmeyen gerçeklere göre hareket ediyor her ikiside...Aslında istedikleri sey mutluluk...Ve hakediyorlar...
4 yıl sonra ...
Ege ve Deniz hala gayet serbest ama bir o kadar bağlı ilişkilerine devam ediyorlar...
Onlar mutluluk nedir buldular gibi...Çünkü biliyorlar bir ilişkiye başlamak illaki karsındakini hayatının merkezine oturtmak değil...
İllaki her gece sex yapmak değil aşk...Ege denize bunu kanıtlıyor...
Mutluluk Denizin sasndıgı gibi bir balıgın 3 saniyelik hafızasında saklanmıyor...Kimbilir belki de uğur böceginin kanatlarından çiçeklere düşüyor...
Onlar hala mutlu ve bir o kadar da ilk günkü kadar aşık yaşıyorlar...

keşkelerin olmaması

mümkün mü?

tabii ki hayır.
hani herşey insanlar için derler.ki bu gerçekten doğrudur.
gerçekten de insanlar içindir dert,tasa,keder...
tabii ki insanlar içindir,aşk,sevgi,mutluluk

kategorilerin iyi yada kötü olarak başlıklarını açmadım.
zaten beyni incir çekirdeğinin hacmi kadar olan bile anlar ne demek istediğimi.

ikinci yazıda neden bu kadar sert çıktım bilmiyorum ama,madem insanım madem herşey benim için,ne kadar yararlanabiliyorum!!!

bunu düşününce şöyle birşeyde geliyor aklıma!!!

Hani herşey insanlar içindi?
-ee ben insanım.
---ee benim için olanlar nerede?
----eeee yoksa?

Merhaba...

önsöz derler bu yaptığıma :)
bugünlerde şarkılar nedense hep yaza,hep güneşe,aşka...
ee dedik aşık olmak var,blog yazmak hatta ve hatta bazı şeyleri aşka atmak var...

buyrun en güzelinden bir şarkıyla bloguma merhaba diyelim...

hani şu 'iletinde'olan şarkı.sadece şarkı hani o :)


Aylin Aslım diyoruz;
Aşk Geri Gelir.

Twitter.

famous :)