8 Şubat 2024 Perşembe

 Hatıran Yeter.

İnci taneleri gibi, kıymetli ama o kadar çok imitasyonu var ki…

Hiç bir yere ait değil. Gidiyorsun ama uzaklaşamıyorsun.

Biten bir cezanın dünyayı güzelleştirmesi gibi.

Neyse.


Hatıran yeter…

28 Kasım 2020 Cumartesi

ne?

 Kulağımda bir müzik.. Ah biliyor musun tüylerim diken diken. Her notada yükseliyorum, sanki ruhum ilginç bir boyuta geçiyor ve yine dönüyor. Klavyede parmaklarımı takip etmek çok güç. Şarabın da biraz etkisi var mutlaka. Gözümden süzülen birkaç damla yaş nedendir bilinmez. Aklıma geliyorsun,geliyosun ama kimsin? En sevdiğim bir oda mesafesi uzakta ama içimdeki ne? Doldurulmayan bu boşluk, bu kaybetme hissiyatı bu hiç olmamışlık ama çok olmuşluk ne? Bulamayacağım, bulduğumda anlamayacağım bu gözyaşlarımın sebebi ne? ne bu ne ne?


20 Haziran 2020 Cumartesi

Orta Nokta

Ortada bir noktayım.

Kimin neyi yazdığını umursamadan yeni bir şeyler yazma telaşına girmeden arayı bulma, ortada kalma.

Zaten ilişkilerde de böyle değil miyim? Orta nokta. Ortayı bul, arabuluculuk yap kendi meselene.

Şıçtığımın her şey insanlar için lafları bit şey ifade etmiyor olsa da hep mi insanız be kardeşim! Kelebek, köpek, mutlu bulut, şeker kamışı olmak istiyorum ben. O zaman kötü bişey olmasın insanlar ağlamamış olsun diye.

Gel dersem gelme ama düşün istiyorum. Git dersem sen dur. Sev dersem en büyüğünü sev istiyorum. Ama ben deyince olmuyor. Ben deyince orta noktayı buldurmaya çalışıyor gibi hissediyorum. Olmuyor.

İçinden geliyorsa ben buradayım. İçinden gelmiyorsa yine buradayım. Çünkü ortada kalan güzel bir noktayım. Tek istediğimin sadece sen istersen yanımda olman. Tek istediğim yine sadece tek bedende ben olman. İstediğim; ki farkındasınız, aslında hep olman,hiç olmaman...

Kayıp.

12 Haziran 2020 Cuma

Sesim...

Sana bu gecenin bilmem belkide beş gezenin daha fazlasının da olabilir çekilmesinden yazıyorum...

Ağustos ayında yaşanan göktaşı yağmurlarını hissediyorum beynimde... Fışt fışt diye geçiyor aklımdan o görüntüler.. Terastayım.

Ne içiyorum bilmiyorum. Su içsem o kafadayım hani. Gelişini, sevişini sevdiğim o güzel zamanlar... Tıpkı şimdi olacağı gibi, biryerlerde saklı kalacak duygularım, yazdıklarım.

Sahi.. hep öyleydi. Hep sakladım asıl beni. Yaşadım ama aslında saklıydı..Meydanlarda olmadım hiç ne hissettiğimi söylemedim. Sloganlar atmadım derinlerden göklere...

Mutluluk beni benden ayıran ve aynı zamanda beni ben yapan sessiz düşman. Bir kaptırınca melankoliye her zamanki gibi kaybım başlıyor. Çok ara dönemlerde sessizce yol alıyor beynimde.. Eskiden şarkıları dinlerken sözlerden çalar yazardım, hadi itiraf, şimdi o şarkılar mutlulukla besleniyor.

Güzel şeyler duyunca, özleyince böyle oluyorum. Bir parçam benden uzaktayken böyle oluyorum... Yalnız hissediyorum. Ya temelli giderse ne yapacağımı bilmeden.. Eyvah! Korkularım mı var.. korkularım su üstüne mi çıkıyor? ...... Uçak sesi duydum. Birileri kavuşacak birazdan. Dur, bunun mutluluğu ile yeni bir sigara yakayım...

Mutlu uyuyun.

1 Haziran 2019 Cumartesi

Sonsözden önce önsözden sonra

Tam da şuanki duruma uygun bir başlık.

10 senelik bir maceraydı benim için buraya bir şeyler yazmak. Yorumlar, teklifler, fake hesaplardan tacizler hepsini burada yaşadım.
Şimdiki gibi -ne deniyor şimdilerde- fenomen (!) falan olmak için göt gereken dönemlerde, samimi yazıyordum.

O gun ne yaşandıysa, ne vurduysa beni. Cümlelerimi beğeniyordu zarar epi topu bir avuç takip eden. Güzel konuşuyorduk ama, mailler hala duruyor arada okuyorum.

Sizden sonra çok yol aldım -aynı sevgili devam merak etmeyin- artık kavga etmiyoruz, işin tek sıkıcı kısmı şuan için o :)

Bir dönem çok korktum, bitti diye. Diyorduk ya ne olur ilişkilerin üstüne set yazsınlar diye, sanki görmüştüm, bozulmuştuk bi.

Bayram öncesi ailesine kavuşan adam gibiyim. Elimden babamdan sonra hiç birşey kaybolup gitsin istemiyorum. Ölüm çok soğuk. Çok korkunç. Gidene hala bakmak daha da korkunç...

Ne olur ölmeyin. Bedeninize iyi bakın. Bir başka kayıp benim için kabul edilebilir değil. Çiçeklerim bile ölmesin. Ne olur ne olur ne olur...

Affedin bi de beni. Buradan ve hayatımdan kırdıklarım. Hepinizin mutlaka bi suçu vardır ben giydirdiğime göre ama olsun ben herkesi affettim.

Benim yazım ve benim bencilliklerime yeniden hoşgeldiniz. Umarım daha çok buluşuruz.

Bu arada; sayfa görüntülemem 1 ayda 45. Onur duydum. Merak ettim.

Öpüşün, sarılın, kıymet bilin. Özellikle babayı çok sevin.Çok.

Senin hiç baban öldü mü?


Benim öldü.

65 yıllık bir adet, yakışıklı,karizmatik ve ölüm kelimesini ilk defa kullandığım babam öldü.

Seneler önce yine buraya yazmışım, ah babacım vah babacım ben daha çok sev, yalvarırım, ölüyorum sev beni diye..

Şimdi ne olur babacım gitme, ölme , nefeslerin bitmesin, bırakma beni, sensiz kalmak için daha çok küçüğüm hep küçüğüm baba en küçüğüm...


Seni seviyorum babacığım, yıllar önce gururla giydiğim bi t-shirt vardı, onda yazan gibi; Daddy's little boy! hep öyle kalacağım.

bi öncekini okumak istersen;

Link burada


Döndüm... 6 yıl sonra yine kalp ağrımla buradayım.

25 Ekim 2014 Cumartesi

Zamana Yenik Düşebilir

İlişkilerin üzerine bir yazı istiyorum.
Kırılabilir, bükülebilir vs. gibi bir şeyler değil. Direk olarak, "zamana yenik düşebilir" diye.
Zamanla güven azalır,yalnızlığa çağırırlar diye.

---

Nefes alamıyor,konuşamıyor,bulunduğum yer üzerime üzerime geliyor.Nedeni belli olmayan bir durum yüzünden,yine bana bir gün daha zehir olup geçiyor.Şuursuz anılarım ve günlerim oldu yalan değil.Ama kendimi neredeyse dört yıldır ayakları üzerine basan,ilişkisini koruyan bir adam olarak görüyorum.Öyleyim.

---

Kırmadım mı? Üzmedim mi? Sövmedim mi kimi zaman... Yaşamaktan kasıt neyse hepsini yapmadım mı? Değer verdim,sevdirdim...Peki neydi bizi şuan yaşadıklarımıza iten..
Nedir, aslında aynayı kendine çevirmenden seni geri çeviren.

---

Neyse.
Demem o ki sana, zaman hep ilaç değil, bazen de tüketmektir.
Beni tüketmeden kendin tükenmeden istediğin her şeyi yapmakta özgürsün.Toprağım olmadan tohum olamam ben,ya toprak ol, sar kalbinle,ya da

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Time to say Goodbye!

Şuan, ormanın yeşilliklerine dalmış bir şekilde "time to say goodbye" dinlerken aklıma gelen eskiler canlanıyor gözümde.
Yarısı hayal meyal canlanan anılar ardından kısa bir flashback!

Kim? Nerede? Ne yapıyor?

Evlenen,bebeği olan,boşanan...en acısı ölmüş olan.

Sahi,öldüklerinde benim anılarımla onlarla gitse ya. Bir daha görememe acısına katlanmak zorunda kalmadan aklımdan uçup gitseler anılar.Tabi ölünce onlar da unutuyorsa.Bir daha beni hatırlamayacaksa...

Neden mi "time to say goodbye" aklıma geliyor? O musallaya kondukları anda sizce başka hangi şarkı okunmalı,söylenmeli,çalınmalı ki?

Buradan vasiyetime dahil olsun bence.Ben musalla taşındayken arkamdan sadece o şarkı çalınsın ve kimsecikler ağlamasın.
Şahsen benim gözyaşım nil'e karışıp döküleceği yeri biliyor...
O kadar yoğun o kadar fazla.

Sevgiler.

23 Şubat 2014 Pazar

Her İnsan Hata Yapar

İnsan olmanın bir kuralı olsaydı ve ilk kuralını bana soracak olsalardı,muhtemelen hata yapmak diye cümleye başlardım.
Hata yapmak.Yanlışların birikip hata olması,hata yapmak,hata...

Dile yapışan söz gibidir aslında hata yapmak.Kimi zaman benim hatam dersin,kimi zaman hatasız kul olmaz falan feslikan.
O kadar basite indirgeriz ki 'hata' kelimesini bazen cidden anlamaz,geçer gideriz.Oysa bir hata,yani yapılan belki de bir kaç yanlış nelere mal oluyor hayatımızda...
Yazık.
Bir ömür,bir ömre mal olmuş benimkisi...
Ne kaçarı var ne faydası.Belki de başkasına zararı olacak.
Duyduğun bir sözde bile ruhuna derinden işleyecek.
Sonunda ise o güzelim yanan ateş sönecek...

17 Şubat 2014 Pazartesi

Palyaço

Nereden nereye gidiyorum pek belli olmasa da cidden ağır ağır gidiyorum.
Ruhum,bedenim alışılmadık bir yorgunluk ve ağırlık içinde hareket ediyor.Mutlu etmeye çalıştığım insan sayısına bakınca kendimi cidden kalbi kırık bir palyaço gibi görüyorum.İçi kan ağlayan,makyajı bozulmuş ama başkalarını güldürmek ve mutlu etmekle yükümlü..

Ağlasam anlamayacaklar,gülsem zaten bir anlamı yok.Yanında oluşumu sadece "bedenen" açıklayabileceğim anlar var.Bu aralar mutlu olmak gerçekten zor. (şu bir kaç saat dilimi içinde)
Sevgilerimi sunuyorum,he bir de;

Biraz zaman verseniz,makyajımı tazelemek istiyorum.

7 Ocak 2014 Salı

Gün sonuna doğru;

Bir kadeh öküzgözü,biraz çerez,şömine ve orman içinde camdan bir kabin.Bazen mutlu hissetmek için bundan fazlasına gerek yok.

Yanımda yanan şöminenin sıcaklığı ve odunların fiziksel tepkime sesleriyle beraber sadece oturuyorum.Düşünmeden,beyinsel hiç bir aktivite yapmadan.
Sanırım daha fazla yazmayı da istemiyorum.

Sevgiler

4 Ocak 2014 Cumartesi

Tatmin

Kendi evinizde uzaklara gidin.
Dumanı henüz fincandan taşan bir kahve alın,tiryakiyseniz,bir sigara...
Fonda çalan bir müzik olsun ama ne olduğu sizi pek ilgilendirmesin.
Yavaştan yazmaya başlayın.Mesela şuan beni okuyor değilde,mor sümbüllerin ve aynaların olduğu sizi kimsenin duymadığı o düş bahçesinde hissedin kendinizi.
Duygusal bir rehavete hazırmış gibi,ellerinizi kullanmadan sadece beyin gücüyle mastürbasyon yapın.aşık olduğunuz bedeni yada arzuladığınız popoyu değilde sadece kendinize odaklanmayı deneyin.
Müziği yavaştan hissedin,bedeninizin ihtiyacı olan bir şeyler çalıyor gibi değil mi?
Sonra yavaştan burun delikleriniz kahvenin kokusunu alacak,yine ardından sümbülleri hissedeceksiniz,hem bedeninize değişini hem kokularını.
Aynada kendinizi göreceksiniz.Harika bir parıltıyla.

Evet,biraz zaman geçecek böyle,kimi için bir dakika kimi için sonsuz dakika,ruhunuzdaki demi atmak için ne kadar süre gerekiyorsa işte.
Kısa bir tatmin gibi gelecek ama aslında öyle olmadığı aşikar.
Kendinizi kaybettiğiniz süre kadar ihtiyacınız varmış bu boşalmaya.

Hadi,bir kere daha;

Kahve kokusu,sümbüller,ayna ve sadece hayaller.

30 Aralık 2013 Pazartesi

Son 24 Saat..

İyisiyle,kötüsüyle..
Bazen daha kötüsü neler olabilir daha ne olabilir diye düşünüyorum ama dert veren Allah dermanını da veriyor.
Beslendiğim,sevdiğim,aşkımın devam ettiği,sağlığımın bozulmadığı ama kırıldığım ama ağladığım ama beklenmedik insanlardan beklemediğim şeyler duymamla geldi geçti bu yıl..

Yanlışların ortasından belki bazılarının sonundan dönmem bazı hatalar yerine sevaplar güzellikler işlemem yine allahın bu yıl için bana verdiği bir lutüf.

Ne evsizlerin ne barksızların yaşadığı soğuktan ülkemde bebeklerin öldüğü bir yılı geride bırakırken bana düşen tek şey, içinde bulunduğum imkana,aşka ve güce dualar etmek,şükretmek.

Allahım sen gelecek olan,yaşanacak olan yeni yılı en güzel duygular ve hayallerle süsle...Bize,yarattıklarına ve yaratacaklarına "ahir ömrümde görmedim" demeyi nasip et.

Sen sevenleri ve sevilenleri birbirlerine nasip et,barış dirlik mesajları her şeyin önüne geçsin.
Başta sağlıklı bireyler olmak üzere bedenimizin yanında beynimizi doyur.
Belki de bizler için en önemli görülen maddiyatı bir kenara bıraktır,yoksulluğu ortadan kaldır ve ruhumuzu aşkla,sevgiyle beslemeyi bizlere nasip et.

--------------------------------------
Sevgili takipçilerim (sayısı az olsa da bana atılan maillerden vefalı olduklarını gördüklerim:))
ilk defa belki de bu kadar maneviyat yüklü bir post yolluyorum size.İçinde bulunduğum güzelliklerin her birinize daha güzel ulaşmasını diliyorum çünkü.
Bu gece böyle hissettim ve böyle yazıyorum.
Bazı şeyleri düzeltmek için son 24 saatinizi,dakikanızı belkide 24 saniyenizi iyi değerlendirin.
Hayat şuandan ibaret,sadece yaşasın.

Sevgiler.

3 Aralık 2013 Salı

Anladım.

Yakıyor nefesin
Gönüle göresin..

Bu iki dize aslında neler anlatıyor tam olarak bilmiyorum,hissediyorum,o ayrı.

Güzel bir şarkıdan arakladığım bu dizeler belki de yaşadıklarıma örnek teşkil etmekte.
Bu denli yorgunluk ve kirlilikte;

Yazdığın kaderim bir şaheser.

Teşekkür ederim.

2 Aralık 2013 Pazartesi

Kayıp Giden!

Bazı anlar vardır hayatta unutulmaması gereken.
Dün gece o anlardan birini yaşadım ardından,bu şiir ulaştı yüreğime.
Kırgınlığım,kızgınlığım ayrı,yok oluş gibi ama,neyse..
Kayıp giden ben olmadım

Beni etkileyen,bana ilk defa yazılan bir şiirle veda şuan size.

Okuyun.



-----------------------------------------------
Kayıp giden bir gündüzdü,bir güneşti parlayan
Kayıp giden bir hayat,boynu bükük çaresiz
Kayıp giden bir nefesti beslendiğim
Kayıp giden bir tokattı yüzümde paralanan
Kayıp giden bir hayat dersi,
Son bir damla yaş gözlerimde...
Bir hoşçakaldı sadece kayıp giden.

1 Aralık 2013 Pazar

Saygımdan.

Ben ki;
Ben ki öyle sürekli türk starların şarkılarını takip edip dinlemem (!)
Tanıdığım belki de önceden tanıdığım birisi sayesinde bir şarkı duydum.

Kızın adı Bengü,pek sevmem kendisini,şahsen görmüşlüğüm yada tanışmışlığım olmadığı halde.

O şarkı,ilginç bir şarkı buraya yazıyorum hatta.

Dinleyin,saçma ama en azından 1 kere dinleyin.

Herkesten bir şeyler var içinde.

Sevgiler.

İşte O Şarkı!

16 Kasım 2013 Cumartesi

Ellerin İzi..

Bir Sezen şarkısından esinlenerek güne başladım.
Deli gözlerim yine bir çok şeyi aradı durdu sabah sabah.
Kendimi keşfetmeyi bırakmıştım ya belki bir kaç yayın öncesi,şimdi yeniden başladım..Ölecek olmama rağmen hala bir şeyler yapma arzusuyla yaşıyor olmam kimilerine özellikle bana ilginç gelse de,öyle.

Kimsenin izini taşımadığım şu malum günlerde yağmurun ellerini hissetmek için balkona çıkıyor ve dualar ediyorum.O taneler o rüzgarla beraber yüzüme vururken...

Lütfen,lütfen bana acısını gösterme onun...
Lütfen Allahım.


Sevgiyle kalın ve dikkat,kış geliyor.

19 Eylül 2013 Perşembe

Duman.

Hayali bir duman çekiyorum sanki,yalnızım,loş bir ışık ve hissiyatım koca bir dünya.
Adeta koca bir dünyaya anlatıyor gibi hissediyor ve dinleniyorum.
Şaşırmışım.
Bu kadar günahın,kimilerine göre bu kadar günahın altında kaybolup gidişim.
Her hücremde bana ceza olmuş günahlarımı görüşüm.
Ağlayamayışımın,haykıramayışımın bile günahlarımdan ötürü gibi gözlerime gelmesi.
Hani duman yakar ya,tıpkı gözlerim o duman gibi yanıyor şuan.Susuz.Çığlık altında.

Kendime ayırıyorum bu dakikaları.
Bana müsade...
Yazdıklarım olmasa,kim inanır ki yaşadığıma.
Yazdıklarım olmasa,nasıl rahatlarım,kendş yalnızlığımda.

Sevgiler benden ulaşan herkese.
Yanlış,ilkinde büyük acılar yaşatabiliyor.Hataya dönmesine beklemeden..

9 Eylül 2013 Pazartesi

Babam ve Oğlum

Babam var benim,keza hiç oğlum olmadı.
Uzun bir süre de olacağı yok gibi,en azından hayatımı buna doğru yönlendirdim.(yönlenmiş de olabilir)

Sıkıcı,gürültücü anlardan biriydi biraz önce;
Rastgele elimde kumanda zaplarken gördüm,bir film,adı,Babam ve Oğlum.

Hafif rüzgar eserken,izlemek istedim biraz,yalnız da değilim üstelik.
Şuan hala aynı kanal aynı film açık,izleyebilmiş miyim?

...

Hıçkırıklarım artık olmasın,ağlarsam da namuslu namuslu gözyaşlarım aksa mesela.

-Baba,konuştuklarımızın hepsini duydum biliyorum.
-Konuşmamız lazım.
-Büyük avluya gel
-Çok önemli.

Sonrasında kavga,gürültü,patırtı ve hastalık.
Hastalık ya,ölümcül.
Ölecekmişsin gibi,ama kimse ölmemiş gibi.
Yardım edenin kalp ortağın ama,çaresizmiş gibi.

Korkma,korkma...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Bu Su Hiç Durmaz..

Sevgilim;
Özlemişim..
Hemde çok,senden gitmeyi değil,sana kavuşmayı beklemeyi.
Gitmeden bile ne kadar zaman sonra döneceğimi düşünmekten kafamı alamıyorum,işte tam da bu yüzden bu suyu hiç durdurmayacağımı söylemek istiyorum.

Senden gidişlerim,sana gelişlerimin,sabrımın ötesinde bir rüya.

Güya ömrü 3 yıl olan aşka inad,bu su hiç durmaz Sevgilim.

Bu su hiç durmaz...

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Bazıları...

Bazılarımız ne kadar şanslı olduklarını bazen görmezler.
Bu bazılardan birisi ben!
Bir eş konusunda ne kadar şanslı olduğumu ona sinirlendiğimde yada birbirimize bağırdığımızda göremiyorum.
Sonra bir deli rüzgar ile kokusunu alınca diyorum bu şans,kader ve aklıma gelen bilimum tüm her şey!
O her şey!

Umarım herkes başına gelen o Her Şey ile kısa sürede tanışır ve yakın zamanda yıllarına bir yıl daha ekler!

Sevgi ve Aşk dileklerim bu gece de sizlerle!

Bu arada unutmayın,başınıza gelmiş en kötü şey henüz gelmemiş olan...
Her şeyin,her zaman en kötüsü,daha kötüsü olabilir..
Buna rağmen zaten hayat güzel değil midir?

Muah*)

13 Haziran 2013 Perşembe

GEZİyorum Düş Bahçelerinde!

Güzel ülkem...
Güzel kalplerimiz..
Güzellikler.
Kırıldı kalbin ülkem,bölünmeye,üzülmeye yüz tuttun.
Politikaya,politik amaçlara alet oldun.
Tıpkı kalplerimiz gibi.Tıpkı bizlerin kalbini kıran ağır taşlar gibi taşlandın,yuhalandın ülkem.
İnsanlar sadece aşkın,doğa aşkının peşinden giderken yoruldun.
Diren ülkem,direnelim güzellikler için.
Ağaçlarımız,evcillerimiz,yarınlarımız ve yas tutmayalım diye,direnelim.

Güzel günler göreceğiz,güneşli günler,düş bahçelerinde gezerken.

Yürü ülkem,güzel günlere,aşkla bakan insanlara doğru..

Sağlıcak ve barışla...

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Kimseye Etmem.

Kendime ettiklerim kadar kimseye etmem.
Şikayetten tut,ah'a  kadar.
Neden varım bilmiyorum yada neden yapıyorum bilmiyorum ama sadece kendim için yapmışım onun farkındayım.
Biriktirdiklerim ve bende olan her şeyi.
Benden bana kalan her acıyı kendime ben yontmuşum yıllardır.

Ağlamadan adam olunmaz derler ya,ulan ben hep ağlamışım.
Ya adamın ta kendisiyim,yada adam kelimesi başlı başına yalan.

Ağacın çiçeğe,çiçeğin meyveye döndüğü şu günlerde kavram karmaşasıyla iç içe günler geçirmeyeceğim.

Öyle ummayın ki hiç birşey düşünmeyeceğim.

Sevgiler

Ya Ben Olmasaydım?

Bazen değil,genelde düşünürüm bu cümleyi.

Sadece zamirler farklıdır.

Ya sen olmasaydın?
Ya o olmasaydı?
Ya o günler olmasaydı?

Çoğaltılabilir.

Ya duygularım,ya onlar olmasaydı..
Ne olurdu biliyor musun?
İşte o zaman ben olmazdım.
Duygularımla çıktığım hiç bir yolda yanılmadım demek isterken aslında beni yanıltanın onlar olduğunu görmek,öldürüyor beni.

Ya seçimlerim?

Zaten bir çoğunu ben seçmedim ki..Önümüze yazılmış bir hayatı yaşarken kim seçmekten,seçilmekten bahsedebilir ki?

Şaşarım!

Bahsedenden,bahsedilenlerden yana şaşarım.

Benim olan bende kalan her ne var ne yoksa bunların kader olduğuna inanırım.
Bilemem doğru yada yanlış..
İnanırım arkadaş.
Her derdin dermanına.
Her başlangıcın sonuna,
Her güzel şeyin biteceğine...
İnanırım.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Portakal Çiçeği

Bitti mi yani?

Hayatım buraya kadar mıydı? Sevdiklerim,seviştiklerim,sevmek istediklerim buraya kadar mı?

Kabuğuna dönme,siyaha bürünme vakti mi bu?

Anlamıyorum değil,anlayamıyorum.

Kapasitemi aşan,yorgunlukların içinden sızan bir ışık kümesi bana doğru yaklaşıyor.

Sanki sadece annemin olduğu günleri istiyor gibi bir hale bürünüyorum,benden ötürü.Sanki o günler başlayacakmış gibi.Bırakmayacakmış gibi.

Yenilenmek istiyorum ayrıca.
Kanımla,organlarımla.
Yeniden doğmak istiyorum aynı bedende başka zamanda.

Yardım edecek kimse olsun istemiyorum bu defa.
Ben düşerim,ben kalkarım sorun yok.

En son bir şey daha istiyorum.
En sevdiğim çiçekler,başımda olsun.
Ağlamasın kimse,her yer portakal çiçekleri koksun.

29 Mart 2013 Cuma

Sıcak.

Gece uyuyamadım.

Sol yanım eksikti ve uzaktı.O kadar uzak ki,o Marmara seyrinde iken ben akdenizin dibinde bir otel odasında geceye karışmak üzere olan uykumla baş ediyordum.

Sabah,çok sabahtı.Bu aralar çok sabah kelime grubunu çok kullanıyorum biliyorum ama cidden çok erkendi.
Güneş kendini göstermemiş,dağlardaki sis henüz kalkmamıştı bile.

Şimdi sıcak.

Çok sıcak hissediyorum,yakın saatlerde yine yan yana yine ruhuma eşlik eden sen ile buluşacağım.

Sonu olmayan,sonsuz.

Geçmeyen kronik bir hastalık gibi.

Sevgiyle.

17 Mart 2013 Pazar

İçimdekiler?

Yıllar.
Tam olarak işte onlardan,zamandan bahsediyorum.
O kadar çabuk geçiyorlar ki.Yıllar olmuş oysaki dün gibi yüzüme söylenen ve nefret içeren bakışları göreli.
Nedense her doğum günümde aklıma geliyor geriye dönük yazılanlar,yapılanlar,söylenenler,yaşananlar.
Adeta; bir veresiye defteri gibi zihnim tahsilat gününü bekleyip,sayaç gibi doğduğum günde sıfırlamayı sağlayan.

Yine biraz daha büyüdüm ve yine biraz daha kendimi güçlü hissediyorum.

Yorgun,bitkin,çirkin ve gittikçe çirkinleşen yüzümde yaşlılığın simgesi olan çizgiler ve çöküklerle beraber.

Hissetmeyle kalmıyor,hissettiriliyor da her defasında,çirkinleştin,yaşlandın vs. gibi.

Bu doğum günü bana pek yaramadı galiba kendimi sertçe eleştiriyorum sadece.

Bana yarayan tek hali,dostlarımın yanımda olmasıydı sanırım.

Neyse;

Ben büyüyorum,her gün geçtikçe bunu görüyorum.
Yüzüm büyüyor,bedenim gittikçe...
Ya ruhum.
İçimdekiler?

5 Mart 2013 Salı

Oyle Bir Yerdeyim Ki

Evet.
Hayatimin sonuna kadar asla unutmayacagim bir yerdeyim.
Keske unutma sansim olsa,keske unutsam,gecse ve bitse bu soguk,sevimsiz bir o kadar da kotu anilar.

Neredesin diye soracak olursaniz belki bir hastane kosesinde ya da haber beklenilen o aptal,umutsuz,mutsuz eden bekleme banklarinda diyebilirim.

Gunesli havaya ragmen bedenimin morgta olmadigini kanitlayan tek sey kargalar.Sahi ya kargalarin hastane bahcesinde ne isi var?Olumu akla getiriyorlar ve ben sevmiyorum olmeyi,olum kelimesi duymayi.

Hani bir soz ya,evlerden irak,aynen,olum de oyle evlerden irak olsun.

Gune umutlu,guzel ve en onemlisi asik baslayin.

14 Şubat 2013 Perşembe

P.S. I Love You

Günün anlam ve önemine uygun bir post yazayım istedim.

Gözyaşlarımdan kurtulmadan yazabilir miyim bilmiyorum ama.

İzlediğim bir film,dinlediğim bir şarkı,güzel kokan bir koku yada bir fotoğraf...

Seni bana her zaman hatırlatacak mı? Seni hep aklımda tutacak mı?

Anlamıyorum..Dur bir saniye,gözyaşlarımı siliyorum.


Benden ayrı yada benden uzakta yada ben senden ayrı yada ben senden uzakta,sadece seni özleyeceğim.

Hep ruhumda olduğunu bile bile.


30 Ocak 2013 Çarşamba

Basta Kolay Degildi..

Evet...
Ilk gunleri her seyi hatirliyorum.Zordu hayat,nefes almak,ruh teslim etmek gibiydi her sey.

Kimin hayatinda yoktur ki sorular,zorluklar.

Peki ya nasil asiliyor?

Asiliyor mu zamanla? Cevap buluyor mu sorular?

Gorecegiz.

21 Ocak 2013 Pazartesi

Evet,O Benim.

Aklıma geliyor bazen.
Hani dizilerde,filmlerde flashback yapılır ya,benimki de o türlü.

Yaşadım,yaşamadım,yaptım,yapmadım,sevdim,seviyorum,sevmedim,gerekli,gereksiz,salla,sallama,öptüm,öpmedim,yedim,yemedim,seçtim,seçmedim,gittim,gitmedim... derken
kendime geliyorum.

Yaşanan az,yaşanmışlık az,her şey bu kadar az ama bu yük fazla.

Çok fazla.

27 Aralık 2012 Perşembe

Hey! What's Going On?

Hey!
Çok amerikanvari oldu,sebebini bilemediğim bir şekilde!
İçimden "ne oluyor lan" cümlesi geçerken bir baktım engerek gibi laflar serisi üzerime atlamış.
Konum,kalıcı bağlantı,vizyon,misyon(!),hayaller (s*kmişim hayalleri) hepsi bir torbanın içinde sağa sola giderken "ne oluyor lan" deyivermişim.

Şimdi yukardaki satırları okuyorum da "ne oluyor lan" ne yazıyorum ben,neye anlam veremiyorum,oysa ki gayet açık her şey diyorum.O hep aklına takılan sorular diyorum,onun soruları diyorum,onun aklındakiler,önünüze diyorum,çıkıyor diyorum.
Siz kelimesini etkiliyor diyorum.Çok inanan var inanmayan kadar diyorum.Diyorum da diyorum.

Hani mabediniz,gizli olan yer,gizliliği seven insanlar,şeffaflık yok,kimileri dışında.Peki ne bu yanılsamalar diyorum.Nerede kaldı o gizlilik,mabet.Ne bu şeffaflık ne bu sinir,ne bu sonradan sevmişlik,zorlamalık,zorbalık?

Neyi hakettim,ne isyanı?
Ben mi?
Sen mi?
Silmişim zaten beni,sana bir şey olmasın.

Twitter.

famous :)